YÜKSELME DÖNEMİ
(1453-1579)
GİRİŞ:Osmanlı devletine Avrupalılar kendi tarihlerindeki isimlendirmeye uygun olarak Osmanlı imparatorluğu (Ottoman empire) adını verirler. Osmanlı devleti çeşitli din ve soylara sahip milletleri barındırmakla birlikte hukuki ve sosyal yapısı bakımından hiçbir imparatorluğa benzemez. Esasen devletin resmi adı da Devlet-i Âliyye-i Osmanniye (Ulu Osmanlı Devleti) dir
Osmanlı devleti bir uç beyliğinden kısa sürede genişleyerek bir cihan devleti (süper devlet) haline gelmiştir.Bu devlet çok çetin mücadeleler vererek büyümüştür. Ancak, en zayıf zamanında bile insani değerleri adaletle korumuştur.
Osmanlı tarihini ister hikaye ister destan diye okuyalım sonuç değişmeyecek bu tarihte kusurlar görülecek, ancak Türk ve İslam tarihinin en yüksek eseri olduğu anlaşılacaktır.
Bu bölümde hasımlarının bile “Dağılırken de muhteşemdi” dediği Osmanlı devletinin yükselme dönemini işleyeceğiz.
Yükselme Dönemi Hükümdarları:
Fatih Sultan Mehmet (1451-1481)
II.Beyazıt (1481-1512)
Yavuz Sultan Selim (1512-1520) Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566)
II. Selim (1566-1574)
II. Murad (Sokullu’nun ölümüne kadar) (1574-1579-1595)
Osmanlı devletinde İstanbul’un fethinden 1579’da Sokullu’nun ölümüne kadar olan döneme yükselme dönemi denilir. Bu dönemde devlet bütün kurumlarını tamamlamış ve yaptığı genişleme ile bölge devleti olmaktan çıkarak dünya devleti haline gelmiştir. Dönemin en büyük ve en güçlü devletidir.
Osmanlı padişahlarına ortaasya geleneğine uygun olarak han veya sultan unvanı verilmiştir. Halifelik haklarının Osmanlı’lara geçmesinden sonra halife unvanını da kullanmışlardır.
NOT:Kanuni Sultan Süleyman’ın son iki yılında vezir-i azam olan Sokullu Mehmet Paşa, II. Selim ve III.Murad döneminde bütün devlet işlerinde söz sahibi olup bu iki padişahı devlet işlerinden uzak tuttuğu için 1566-1579 yılları arasındaki döneme Sokullu dönemi’de denilir.
II. Mehmet (Fatih) Dönemi (1451-1481)
Fatih 1451 yılında babası II. Murad’ın ölümü üzerine üçüncü defa ve kesin olarak tahta çıktı.Manisa’da vali olarak bulunuyordu.Dünya tarihinin en büyük hükümdarlarından olan Fatih çok genç yaşta tahta çıkmıştı.Son derece iyi yetişmiş ve deha sahibi idi.Tahta geçer geçmez bu değişiklikten yararlanmak isteyen Karaman beyi İbrahim Bey Osmanlı topraklarına saldırdı.Fatih hemen Anadolu’ya geçti.Osmanlı ordusu Akşehir’e geldiği zaman Karamanoğlu gönderdiği elçiler vasıtası ile Osmanlıdan af diledi.Fatih İstanbul’un fethi ile uğraşmak istediğinden bunu kabul etti.
Fatih tahta çıktığında Balkanlar ile Anadolu arasında birleşik hayatı engelleyen en önemli unsur Bizans’tı. Bin yıllık devlet olan Bizans küçüle küçüle sadece İstanbul’a hükmeden bir devlet haine gelmişti.
O günlerde İstanbul sadece Edirne kapı- Haliç arasında yer alıyordu. Bugün ki Galata’nın bulunduğu yerde ise küçük bir Ceneviz kolonisi yer alıyordu.
Bu duruma rağmen Bizans boğazları kontrol ediyor, Avrupa ile ilişkiler kuruyor, Haliç’i kapatıyor, beylikleri kışkırtıyor, çeşitli entrikalar çeviriyordu.
Fatih amacını gerçekleştirmek için Macarlara, Sırplara, Bizans’a gayet yumuşak davranıyordu. Amacı haçlıların birleşmesini önlemek, zaman kazanmaktı.
İstanbul’un Fethi (29 Mayıs 1453)
FETHİN SEBEPLERİ
Fethin sebeplerini dini, siyasi ve ekonomik sebepler olmak üzere üçe ayırmak mümkündür.
A-Dini Sebepler:
Hz. Muhammet bir hadisinde bir hadisinde İstanbul’un mutlaka feth olunacağını belirtmekte, onu feth eden ordu ve komutanları övmektedir.Bu sözleri Emeviler, Abbasileri etkilediği gibi Osmanlıları da harekete geçirmiştir.
B-Siyasi Nedenler:
1. Asya ve Avrupa’ya yayılmış Osmanlı devletinin ortasında bir engel olması
2. Haçlıları genellikle Türklere karşı Bizans’ın tahrik etmesi
3. Anadolu beyliklerini Osmanlı’ya karşı kışkırtması
4. Osmanlı devletinde kardeş kavgalarını desteklemesi
5. İstanbul’un yeniden Latinler tarafından alınmasını engellemek
6. Balkanlarda ve Anadolu'da yapılan savaşlarda askerlerin karşıya geçirilmesinde yaşanan zorlukları ortadan kaldırmak
7. İstanbul’un coğrafi ve jeopolitik konumu
8. Osmanlı toprak bütünlüğünün sağlanmak istenmesi
9. İstanbul’un önemli bir merkez olması
C-Ekonomik Nedenler:
Osmanlı devletinin coğrafi, iktisadi ve askeri durumunun gelişmesi için İstanbul’un alınması gerekli idi.Boğazların tam olarak kontrol altına alınmasıyla Karadeniz ticareti ele geçirilebilirdi.
FETİHTEN ÖNCEKİ İSTANBUL KUŞATMALARI
İstanbul tarih boyunca pek çok kez kuşatılmıştı.Ancak çok güçlü surlara sahip olması sebebiyle fethedilememişti.Kuşatan devletler sırasıyla şunlardır:
1) Makedonya kralı Filip:M.Ö. 340 yıllarında bilinen ilk İstanbul kuşatmasıdır.
2) Roma imparatoru Septinus Severis: M.Ö. 194
3) İranlılar: M.S.616
4) İran- Avar ittifakı: M.S. 626
5) Emeviler: Müslümanlar ilk kez bu dönemde kuşattılar.
6) Abbasiler:Müslümanlar tekrar İstanbul’u kuşattılar, Bizans haraca bağlandı.9. yy. kadar Abbasiler defalarca Bizans’ı kuşattı.
7) Ruslar:864 yılında İstanbul’u kuşattılarsa da yenik olarak geri çekildiler
8) Macarlar:959’da kuşattılar fakat yenildiler.
9) Latinler:1204 yılında IV. Haçlı seferini İstanbul’a yaparak Bizans’a son verdiler. 1261 yılına kadar Latin krallığı eliyle İstanbul’u yönettiler.
10) Rumlar:1261 yılında İznik Rum imparatoru VI. Mihael Paledogis tarafından İstanbul Latinlerden alındı.
11) Venedik:1302 yılında Venedikliler tarafından kuşatılmış fakat alınamamıştır.
12) Ceneviz:1348 yılında Galata’da yaşayan Cenevizliler İstanbul’a saldırmış fakat başarılı olamamıştır.
13) Osmanlı:İlk kuşatma Yıldırım Beyazıt tarafından 1391’de yapıldı.Kuşatma dört kez tekrarlandı ve Anadolu hisarı yapıldı.Bunu Çelebi Mehmet ve II. Murad tekrarladı fakat çeşitli nedenlerle başarılı olunamadı.
İstanbul’un Fatih Dönemine Kadar Alınamamasının Sebepleri:
1. Bizans’ın Avrupa devletleri tarafından roma imparatorluğunun devamı sayılması, kutsal şehir kabul edilmesi ve doğudaki son Avrupa kalesi olarak görülmesi
2. Savunmaya elverişli konumu ve sağlam surlara sahip olması
3. Karadan ve denizden kolayca yardım alabilmesi
4. Bizans’ın İstanbul savunması konusunda çok deneyimli olması
5. Devrin teknolojilerinin yetersiz olması
Fatih Döneminde Fethi Kolaylaştıran Etkenler:
1. Bizans’ın eski gücünü kaybetmesi, ordu ve donanmanın zayıflaması
2. Din, mezhep ve parti çatışmalarının olması
3. Osmanlı ordusunda surları yıkabilecek yopların olması
4. Fetih için yapılan hazırlıkların tam olması
Fetih için yapılan hazırlıklar:
1. Karamanoğulları ile barış yapılması
2. İstanbul boğazının en dar yerine Rumeli hisarının (Boğazkesen) yapılması
3. Edirne’de şahi adıyla surları yıkabilecek büyük topların yapılması
4. 400 gemilik bir donanmanın yapılması
5. Turhan Bey’in Mora’ya gönderilerek İstanbul’a yardımın engellenmesi
6. Macarlarla üç yıllık anlaşma yapılması
7. Eflak ve Sırbistan ile barış anlaşmasının yenilenmesi
Bizans’ın Hazırlıkları:
1. Haçlı dünyasından yardım istendi.Bunun karşılığında Ortodoks ve Katolik kiliselerinin birleştirilmesi teklif edildi. Ancak Bizans halkı buna karşıydı.
Buna rağmen Papa ve Venedik’ten bir miktar asker geldi.Sakızlı Cenevizlilerden iki kalyon ve bir miktar asker geldi.Mora’dan, adalardan ve İspanya’dan bir miktar asker geldi.
2. Surlar kuvvetlendirildi
3. Rum ateşi her yere yerleştirildi.
4. İstanbul’da bol bol yiyecek depolandı.
5. Haliç zincir çekilerek kapatıldı.
İstanbul’un kuşatılması ve Fethi (6 Nisan- 29 Mayıs 1453)
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra imparator Konstantin Dragezes’e elçi gönderilerek şehrin teslim edilmesi istendi.fakat teklif ret edilince 6 Nisan 1453’te kuşatma başladı.ordunun mevcudu 75 bin kadardı. Büyük toplarla surlar dövülüyordu. Bizans aldığı yardımlar sayesinde başarılı bir savunma veriyordu. Fatih 21-22 Nisan gecesi 72 parçalık donanmayı Tophaneden Kasımpaşa limanına, Haliç’e indirdi. Bizans ve Latin donanması topa tutuldu. Gittikçe gücünü kaybeden İstanbul 29 Mayıs 1453’te yapılan son saldırı ile alındı.Kuşatma 53 gün sürmüştür.Şehir fethedilince halka din ve mezhep özgürlüğü tanınmıştır. Ortodoks kilisesinin başına Katolik-Ortodoks birleşmesine karşı çıkan birisi getirildi. Amaç Avrupa Hıristiyan birliğinin oluşmasını engellemekti.
FETHİN SONUÇLARI
Fethin sonuçlarını Türk ve dünya tarihi açısından iki kısımda inceleyebiliriz.
Türk Tarihi Açısından Sonuçlar
- Osmanlı devletinin iki kıta arasındaki bütünlüğü sağlanmıştır.
- Boğazların savunması kolaylaşmıştır.
- Osmanlı tabi başkentine kavuşmuştur.Başkent Edirne’den İstanbul’a taşındı.
- Osmanlılar ve padişahların İslam dünyasındaki itibarı artmıştır.
- Osmanlıların yükselme dönemi başlamıştır.
- Ticaret yollarının denetimi Türklerin eline geçmiştir.
Dünya Tarihi açısından Sonuçları
- Türkler artık dünya siyasetinin ve Avrupa tarihinin vazgeçilmez unsuru haline geldi.
- Tarihi Bizans imparatorluğu sona erdi
- Ortaçağ sona erdi, Yeniçağ başladı.
- İstanbul’dan giden bilim ve sanat adamları İtalya’ya giderek Rönesans’ın başlamasını sağladılar.
- İpek yolu denetim altına alındığı için coğrafi keşiflere zemin hazırlandı.
- Tüm Ortodokslar himaye altına alınarak Avrupa’nın dini birliği önlendi.
- Avrupa devletleri İstanbul’da ilk sürekli elçilikler kurmaya başladılar.
- Büyük toplarla kalelerin yıkılabileceği görülmüş, dolayısıyla derebeylikler yıkılmış mutlak krallıklar kurulmaya başlamıştır.
Fethe Tepkiler
Bizans’ın ortadan kalkması Avrupa’da büyük tepkiye sebep oldu.Ancak Avrupa kendi arasında mücadele halindeydi. Ayrıca Varna ve Kosova savaşlarının etkisi hala korunuyordu.Bu sebeplerle Papanın haçlı seferi çağrısı cevap bulmadı.Papalık yıllık yas ilan etti.
En fazla tepki Venedik’ten gelmişti. Bunun sebebi çıkarlarının zedelenmesidir.Fatih tepkileri önlemek için aşağıdaki önlemleri aldı:
1. Venediklilere ticaret serbestliği tanınmış.Osmanlı topraklarında serbest ticaret yapmaları kaydıyla 200 bin altın vergi alınmıştır.
2. Ortodoks kilisesinin hakları aynen tanınmış, patrikhaneye yetkiler verilmiştir.
3. Galata’daki Cenevizlilere ve Galata halkına güvence verilmiştir.
Fatih’in Batı Siyaseti
İstanbul’un fethinden sonra
1. Avrupa’da doğan tepkileri önlemek
2. Batıdaki hakimiyeti pekiştirmek
3. Sınırları genişletmek
4. İslam’ı yaymak
5. Hıristiyan birliğini bozmak
6. Balkan uluslarını tam olarak yönetim altına almak
7. Doğudan gelen Türkmenlere yurt bulmak
Amaçlarıyla batıya yönelik seferler yapılmıştır.
a. Sırbistan Seferi (1454):
Sırbistan II.Murad devrinde alınmış ancak Edirne-Segedin antlaşmasıyla (14449 elimizden çıkmıştı.Fatih daha önce Türk egemenliğinde olan yerleri istedi. Sırplar bunu kabul etmeyince üç büyük seferden sonra başkentleri Semendire Mahmut Paşa tarafından alınarak Sırp krallığına son verildi.Belgrat dışındaki bütün Sırp toprakları Osmanlıya bağlandı.(1459)
b. Mora sefer (1460):
İstanbul’un fethinden sonra Mora’da bulunan iki büyük Rum despotluğu vergiye bağlanmıştı. Bu despotluklar arasında devamlı mücadele oluyordu. Mora İtalya seferleri için bir üst konumundaydı. Bu mücadelelerden de yararlanılarak Atina ve Mora alındı.
c. Eflak seferi (1476):
Macarlarla anlaşan eflak beyi vermesi gereken vergiyi vermemeye başladı.Gönderilen elçiyi öldürttü ve bir Türk birliğini kazığa vurdurdu. Bunun üzerine Eflak seferine çıkan Fatih Eflak beyi Vlad’ı yendi ve Eflak’ı Osmanlı devletine bağladı.
d. Boğdan Seferi (1476)
Boğdan beyliği de Osmanlı egemenliğini tanımıştı. Osmanlı-Venedik savaşını fırsat bilerek bağımsız olmaya çalışan Boğdan hakimiyet altına alındı.
e. Bosna ve Hersek Seferi (!462-1464)
Macarlarla anlaşan Bosna kralı vergisini vermemeye başladı.Fatih Venedik savaşı sırasında Bosna seferine çıkarak bölgeyi aldı. kral öldürüldü. Hersekte 1465 yılında alındı. Hıristiyanlığın Bogomil mezhebine mensup bölge halkı zaman içinde kendi isteğiyle Müslümanlığı kabul etmiştir.
f. Arnavutluk’un Ele Geçirilmesi (1479):
II. Murad döneminde alınmıştı.Fakat Osmanlı sarayında yetişen, sancak beyliği rütbesine kadar yükselen Arnavut asıllı İskender bey kaçarak Arnavutluk'ta bir isyan çıkardı. Macarlar ve Venediklilerle anlaştı. Fatih tarafından 3 sefer düzenlendi.I. seferde (1465) İlbasan kalesi yapıldı ve Balaban Paşa fetihle görevlendirildi. Balaban Paşa’nın öldürülmesi üzerine II. Sefer yapıldı (1467) bazı garnizonlar ele geçirildi. İskender beyin ölümüyle yerine oğlu Jean geçmişti. Arnavutlukta çıkan kargaşadan yararlanılarak III. Sefere çıkıldı.(1479) Kroya ve İşkodra ele geçirildi.Arnavutluk hakimiyet altına alındı. (1479)
g. Osmanlı Venedik savaşı (1463-1479)
İki ülke arasında ilişkiler ilk olarak Çelebi Mehmet döneminde başlamıştı.Fakat asıl ilişki İstanbul’un fethinden sonra başladı.Bu fetih Venedik’in doğu ticaretine darbe vurmuştu. 1463’ de başlayan savaş 16 yıl sürdü. Venedik denizde Osmanlı karada güçlüydü. Venedikliler, Arnavutları, Eflak, Boğdan beylerini, Uzun Hasan ve Karamanoğullarını kışkırttılar.Venedik savaşının son yılları daha çok Arnavutlukta geçti. Fatih’in Arnavutluk seferinden sonra barış istemek zorunda kaldılar. Bu barışa göre:
- Venedikliler bu savaşta Osmanlılardan aldıkları yerleri geri verdiler.
- Arnavutluk’tan alınan Kroya ve İşkodra kaleleri Osmanlılarda kaldı.
- Osmanlılar Dalmaçya, Arnavutluk kıyıları, Mora’da Venedik’ten aldıkları yerleri geri verdiler.
- Venedik her yıl Osmanlı devletine 10 bin Venedik altını savaş tazminatı vermeyi kabul etti.
Ayrıca Venedik’e şu imtiyazlar verilmiştir:
1. Venedikliler İstanbul’da devamlı elçi bulundurabilecekti. (Venedik elçilerine balyos denir.)
2. Balyoslar Osmanlı topraklarına yerleşen Venedik vatandaşlarının davalarına bakacaktı.
3. Venedik bayrağı çeken herhangi bir gemi Venedik gemisi sayılacak ve saldırılmayacaktı.
4. Osmanlı saldırısına uğramadan önce herhangi bir devlet Venedik bayrağı çekerse Venedik’in bağlaşığı sayılacak ve saldırılmayacaktı.
Bunlar yabancı bir devlete verilen ilk imtiyazlardır.Osmanlı devletinde ilk yabancı elçi bulundurma hakkını elde eden devlet Venedik’tir.
h. İtalya seferi (1480):
Fatih Anadolu’da iken Papalık Osmanlıya karşı Avrupa’yı kışkırtıyordu.Rodos kuşatıldıysa da başarılı olunamadı. Gedik Ahmet Paşa tarafından Otranto kalesi alındı. Roma’nın fethi için üst elde edildi.Kafelonya, zanta ve Ayamavra adaları ele geçirildi. Fakat Fatih’in ölümüyle Otranto kalesi ve bu adalar kaybedildi.
i. Osmanlı Macar İlişkileri:
Macarlar Bu dönemde de Osmanlının aleyhinde bulunmuşlardır. Venedik ile ittifak kurmuşlardı. Üzerlerine sefer yapılmasa da sınır çatışmaları sürmüştür.
Fatih’in Karadeniz Siyaseti
Karadeniz seferlerinin amaçları:
- Karadeniz’de Venedik ve Ceneviz üstünlüğüne son vermek, bu devletlerin İslam dünyası aleyhine yaptığı esir ticaretini engellemek.
- İstanbul’a gelen kürk, buğday, deri ve tuz sevkıyatında esas rolü oynayan Kırım sahillerini ele geçirmek
- Karadeniz’i bir Türk gölü haline getirmek.
- Kırım’ı Osmanlı nüfuzuna almak ve bölge Türkleri ile ilişki kurmak.
Bu amaçlarla:
a. Amasra’nın Alınması (1459):
Amasra Cenevizlilere ait bir ticaret kolonisiydi. Fatih İstanbul’un fethinden sonra şehirde yaşayan Cenevizlileri çıkardı.Amasya karadan ve denizden kuşatılarak alındı.
b. Candaroğlu Beyliğinin Alınması (1460):
Amasra’nın fethi sırasında Candaroğlu İsmail hediyeler sunarak Sinop’u kurtarmak istemişti.Bir yıl sonra şehir alınmıştır.
c. Trabzon’un Alınması (1461):
IV. Haçlı seferinden sonra kurulan devlet Kommen sülalesinden gelen David Kommen tarafından yönetiliyordu.Uzun Hasan’a güvenerek vergilerini ödemeyince karadan ve denizden kuşatılan Trabzon Rum İmparatorluğu fethedildi.(26 Ekim 1461)
d. Kırım’ın Fethi (1475):
Kırım askeri ve jeopolitik olarak önemli bir konumdaydı. Altınordu devleti sonrasında Kırım hanlığı kurulmuştu. Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı donanması Kefe’yi ele geçirdi ve bölgedeki Ceneviz kolonilerini ele geçirdi.
Sonuçları:
1) Osmanlı devleti doğu ticaret yollarına sahip oldu.
2) Karadeniz Türk gölü haline geldi.
3) Kırım Hanlığı Osmanlı devletine bağlandı.
4) Karadeniz’deki Ceneviz üstünlüğü sona erdi.
5) İpek yolunun denetimi Osmanlı devletine geçti
Fatih’in Anadolu Siyaseti
Anadolu siyasetinin amaçlar:
- Rumeli’de daha rahat fetihler yapmak için Anadolu’nun egemenlik altına alınması zorunluluğu
- Doğuyu güvence altına almak
- Anadolu’da ticareti ve ticaret yollarını canlandırmak.
Bu amaçla.
- Amasra’nın Alınması (1459)
- Sinop’un Alınması (1460)
- Trabzon’un Alınması (1461)
d. Karaman’ın Osmanlılara Bağlanması (1466):
Karamanoğlu İbrahim beyin 1464’te ölmesi üzerine oğulları birbirlerine düşmüşlerdi. Oğulları arasındaki çekişme bazı devletlerin olaya karışmasına sebep oldu. Uzun Hasan’ın yardımıyla İshak Bey Karaman beyi oldu. Kardeşi Pir Ahmet Bey Fatih’e başvurarak yardımlarıyla karaman tahtına çıktı. Ancak Venedik seferi sırasında Venedik’le ittifak kurdu. Bu durum üzerine Konya ve Karaman alınarak Osmanlıya bağlandı. Konya halkının bir kısmı İstanbul’a gönderildi. Pir Ahmet Bey Uzun Hasan’a sığındı. Bu durum Osmanlı-Akkoyunlu savaşının sebeplerinden birisidir.
e. Otlukbeli savaşı (1473)
Doğu Anadolu’da güçlü bir devlet kuran Akkoyunlular Fırat’tan Maveraünnehir’e kadar yayılmışlardı.Timur devleti ve Karakoyunlular’ı yenmişti. Uzun Hasan Anadolu’yu ele geçirmek istiyordu. Anadolu’ya büyük bir askeri güç göndersiyse de bozguna uğratıldı. Buna rağmen Venediklilere güvenerek Trabzon ve Kayserinin kendisine verilmesini istedi. Devrin en güçlü ordusuna sahip Osmanlı devleti birkaç saat içinde süvarilerden kurulmuş Akkoyunlu ordusunu perişan etti. Uzun Hasan zorlukla kaçtı. Zayıflayan devlete Şah İsmail son verdi.
Fatih’in Güney Siyaseti
Kuruluş devrindeki dostluk içinde olan Memluk-Osmanlı ilişkileri Fatih döneminde bozulmaya başladı.İlişkilerin bozulma sebepleri:
- Osmanlıların Memluk hakimiyetindeki Dulkadiroğulları iç işlerine karışması.
- Hicaz su yollarının tamir sorunu
Bu sorunlara rağmen sıcak savaş yaşanmamıştır. Fatih halife Memluk egemenliğinde olduğundan İslam dünyasında kazandığı itibarı korumak istemiştir.
Fatih’in Ege Siyaseti
İstanbul’un fethi ile ticaret yolları Osmanlı egemenliğine girmeye başlamıştı. Ancak hala Venedik ve Cenevizliler denizlerde önemli bir güçtü. Adalar vasıtasıyla korsanlık yapıyorlardı. Fatih’in siyaseti Anadolu’ya yakın adaları ele geçirmek, güçlü bir donanma yaptırmaya çalışmak olmuştur.Alınan adalar:
1. İmroz, Taşoz, Bozcaada, Semadirek ve Limni’nin alınması (1456),Cenevizlilerden alınmıştır.
2. Midilli’nin alınması. (1462) Venediklilerden alınmıştır.
3. Eğriboz’un alınması. (1470) Venediklilerden alınmıştır.
4. Rodos Seferi. (1480) Sen-jan şövalyelerinin elindeydi.Hem karadan hem denizden kuşatılmasına rağmen alınamadı.
Not:Fatih Türk tarihinde çağ açan tek hükümdardır.Osmanlı’da yükselme dönemini başlatmıştır. İlim ve teknolojiye çok önem verirdi. İstanbul kuşatması sırasında tarihte ilk kez kullanılan havan toplarının projesini kendisi çizmişti.Sahn-ı Seman medresesini kurarak İstanbul Üniversitesinin temellerini attı Kanunname-i Ali Osman adıyla ilk kez örfi kanunları yazılı hale getirdi.Arapça, Farsça, Grekçe, Latince ve İtalyanca bilirdi.Fatih’in ölümü Roma’nın fethinden korkan Avrupa’da sevinçle karşılandı.Son seferini nereye yapacağı bilinmiyordu. Sefer sırasında öldü.Zehirlediğinden şüpheline nen Yahudi asıllı doktor askerler tarafından parçalandı.
II. Beyazıt Devri
(1481-1512)
Fatih çıktığı bir sefer sırasında hastalanarak ölünce tahta çıkması için Amasya valisi olan Beyazıt ve Karaman valisi olan Cem Sultana haber gönderildi.
Devşirme kökenli devlet adamları Beyazıt’ı, Türk kökenliler ise Cem Sultanı tutuyordu. Cem Sultana giden haberci yolda öldürülünce Beyazıt gelerek tahta çıktı.Bu olay Osmanlı tarihinde 15 yıl sürecek bir sorunun doğmasına sebep oldu.
Cem Sultan II. Beyazıt’ın hükümdarlığını tanımayarak Bursa’ya geldi. Hakimiyet alameti olarak adına hutbe okutarak para bastırdı. Devletin paylaşılmasını Anadolu’nun kendisine verilmesini istedi. Başlayan savaşta yenilerek çekilmek zorunda kaldı.
Konya’ya gelerek Karamanoğullarının desteğini aldı. Daha sonra sırasıyla Şam’a ve Mısır’a gitti. Memluklar Cem Sultanı desteklediler. Aldığı yadımlarlarla Anadolu’ya giren Cem Sultan Akşehir’de yapılan savaşı kaybetti. Rodos şövalyelerine sığınmak zorunda kaldı. (1492) Böylece Cem Sultan sorunu iç sorunken Avrupa sorunu haline geldi. Önce Fransa’ya daha sonra Vatikan’a gönderildi. 25 şubat 1495’te hastalanarak öldü.
Sonuçları:
- Devşirme kökenli devlet adamları ile Türk soylu devlet adamları arasında rekabet hızlandı.
- Memluklularla ilişkiler bozulmuş savaşlar başlamıştır.
- Endülüs Emevilerine yardım yapılamadı.
- Karamanoğulları yeniden sorun olmuş bu beyliğe kesin olarak son verilmiştir. (1463)
- Fetihler duraklamıştır. Büyük ekonomik kayıplar olmuş, büyük miktarlarda haraçlar verilmiştir.
- II. Beyazıt’ın hükümdarlık süresinin hemen hemen yarısı bu mücadeleyle geçmiştir.
Siyasal Olaylar
II. Beyazıt dönemi önceki dönemlere nazaran sönük geçmiştir. Bunun en önemli sebepleri Cem Sultan sorunu ve II. Beyazıt’ın Sakin barış taraftarı kişiliğidir.
Osmanlı-Memluk İlişkileri
Fatih döneminde bozulmaya başlayan ilişkiler bu dönemde savaşlar yapılmasına sebep oldu.Bunun sebepleri:
- Memlukluların Dulkadiroğullarının iç işlerine karışması
- Memlukluların Ramazanoğullarını egemenlikleri altına almak istemesi
- Cem Sultanı himaye etmeleri ve destek vermeleri
- Karamanoğullarını himaye etmeleri
- Hindistan’daki Gücerat hükümdarı II.Mahmut Şah tarafından Osmanlı devletine gelen elçilik heyetini durdurmaları ve hediyelere el koymaları
gibi nedenlerle iki taraf arasında 1485’te savaşlar başladı.Çukurova ve Toroslar bölgesinde yapılan savaşlarda iki tarafta başarılı olamadı. Tunus hükümdarının araya girmesi ile barış yapıldı (1491). Çukurova bölgesi Mekke ve Medine evkafı olduğu için Memluklara bırakıldı.
Osmanlı-Venedik Savaşları
İstanbul’un fethi ile Osmanlı-Venedik ilişkileri bozulmuştu. Fatih döneminde uzun savaşlardan sonra bir takım imtiyazlar verilerek haçlı birliğinden ayrılmışlardı. Ancak Osmanlı aleyhine çalışmalara devam ediyorlar, Mora halkını kışkırtıyorlardı.Böylece Osmanlı Venedik savaşları yeniden başladı.
Karadan ve denizden kuşatılan İnebahtı (1499) ardından Modon, Koron ve Navarin kaleleri ele geçirildi.Yunan adaları da alınınca Venedik barış istedi.Yapılan barışla aldıkları yerler Osmanlıda kalması koşulu kabul edildi. (1502)
Osmanlı-Safevi İlişkileri
15. yy da Akkoyunlu egemenliğine son veren Şah İsmail’in kurduğu Safeviler güçlü bir devlet haline gelmişlerdi. Türk asıllı olan bu devlet Şii inanışına sahipti.
Safevi devleti Şii propagandacılar göndererek Anadolu’da Şiiliği yaymaya çalışıyor, halkı isyana teşvik ediyordu. II. Beyazıt olaylara müdahale etmekte gecikiyordu. Özellikle Tekeli yöresinde isyanlar çıkmıştır. Şahkulu isyanı zorlukla bastırılabildi.
Bu Şii hareketi II. Beyazıt’ın gevşekliğini göstermiş ve Şehzade Selim babasına karşı mücadeleye başlamıştır.
Boğdan’ın Fethinin Tamamlanması ve Lehistan ile ilk Savaşlar
Boğdan voyvodasının Macarlarla anlaşması üzerine 1484’te Kili ve Akkerman kaleleri alınarak Boğdan’ın Fethi kesinleşti. Böylece Osmanlı ve Kırım toprakları karadan birleşti.
Bunun üzerine bölgeye asker gönderen Leh kuvvetleri püskürtüldü. Bu ilk Osmanlı-Leh savaşıdır.
I. SELİM (YAVUZ) DEVRİ (1512-1520)
Fatih döneminde oldukça büyüyen devlet II. Beyazıt döneminde durgunluk dönemine girmişti. Yavuz döneminde hızlı genişleme tekrar başladı. Bu kısa saltanat döneminde devletin toprakları iki buçuk kat arttı.
II. Beyazıt’ın Tahtan İndirilmesi
II. Beyazıt’ın 3 oğlu vardı. Geleneklere göre oğullarını çeşitli eyaletlere vali olarak göndermişti. Şehzade Korkut Manisa’da, Şehzade Ahmet Amasya’da,Yavuz Selim Trabzon’da idi.
Şehzade Selim Trabzon’da Şah İsmail’in politikasını daha iyi görüyor ve babasının olaylara yaklaşımını beğenmiyordu. Bu amaçla tahta çıkmak istiyordu.
Devlet adamları ise büyük oğul şehzade Ahmet taraftarı idi. Bunun üzerine Yavuz harekete geçerek Rumeli’de kendisine sancak verilmesini istedi. Törelere aykırı olduğu için bu isteği ret edildi.
Açıktan mücadeleye giren Yavuz Kefe’de sancak beyi olan oğlu Süleyman’dan yardım alarak Trakya’ya geçti. Oyalamak için Köstendil sancağı kendisine verildi. Şehzade Ahmet tahta çıkarılmaya çalışıldı. Baba oğul Karıştıran ovasında karşı karşıya geldi. Yavuz yenilmesine rağmen yeniçerilerin isteğiyle babasının tahta terk etmesi sonucu hükümdar oldu. (1512)
Kardeşler Arası Mücadele
Yavuz’un bu şekilde tahta çıkmasına kardeşleri karşı çıktılar. Bunun sebepleri: Bu durum geleneklere uygun değildi ve kendileri yaşça büyük olduğu için tahta daha yakın olduklarını düşünüyorlardı.
Kardeşlerini ikna edemeyen Yavuz, devlet adamlarının ağzından sahte mektuplar yazdırarak kardeşlerini harekete geçirdi. Şehzade Korkut 1513’te yakalanarak boğduruldu. Yenişehir’de savaşa girişen Ahmet yakalanarak idam edildi. Böylece taht kavgaları önlenerek istikrar sağlanmış oldu.
Osmanlı-İran İlişkileri ve Çaldıran Savaşı (1514)
Şah İsmail safevi devletini kurunca Şiiliği resmi mezhep haline getirmişti. Ajanlar vasıtasıyla Şiiliği Anadolu’da yaymaya çalışıyordu. Trabzon valiliği sırasında Yavuz bu durumu görmüş ve babasının yumuşak politikasını tasvip etmediğinden mücadeleye girişmişti. Tahta çıktıktan sonra İran sorunu ile ilgilenmeye başladı.
İlk olarak Anadolu’da Şii nüfusunu saydırarak ileri gelenlerini ortadan kaldırttı. Devrin şeyhülislamından fetva alarak İstanbul’dan yola çıktı. Dulkadiroğullarından yardım istediyse de bu teklifi geri çevrildi. Beylik Yavuz’a karşı düşmanca tutum içine girdi. Yavuz’un amacı ilişki kurduğu Orta Asya hanlıkları ile aradaki Safevi engelini kaldırmak ticaret yollarına tamamen hakim olmaktı.
Şah İsmail Venedik ile ittifak yapmak istediyse de başarılı olamadı. Kısa süre içinde Safevi ordusu dağıtıldı. Şah İsmail güçlükle kaçabildi. Karısı, tahtı ve hazinesi ele geçirildi. Osmanlı ordusu Tebriz’e girdi. Yavuz ilerlemek istediyse de ordunun huzursuzluğu yüzünden geri çekilmek zorunda kaldı.
Seferin Sonuçları:
- Doğu Anadolu Osmanlı hakimiyetine girdi.
- Kemah, Diyarbakır, Mardin alındı.
- Şii sorunu bu dönem için çözüldü.
- Anadolu’da ki Şii propagandası sona erdi.
- Dulkadiroğulları beyliğine son verildi.
- İran’ın hazinesi ve zenginlikleri İstanbul’a getirildi.
- İranlı önemli bilginler İstanbul’a getirildi.
Dulkadiroğlu Beyliğine Son Verilmesi
Dulkadiroğulları beyliği İran seferinde Yavuz’a yardım etmediği gibi, Osmanlı devletinin yiyecek kervanlarına saldırmış ve Memluklularla işbirliği yapmıştı. Yavuz İran seferi dönüşü Turnadağ savaşı (1515) ile beyliği ortadan kaldırdı. Savaşın sebebi İran seferine yardım etmemeleri ve Memluklarla işbirliği yapmalarıdır.
Sonuçları:
1. Maraş çevresi Osmanlılara katıldı.
2. Anadolu birliği sağlandı.
3. Osmanlılar Memlukla komşu oldu.
4. Osmanlı-Memluk ilişkilerinde gerginlik yeniden başladı.
Osmanlı-Memluk İlişkileri Ve Mısır’ın Fethi
Fatih döneminden itibaren memluk Devleti ile ilişkiler kötüydü. II. Beyazıt döneminde savaşlar yapılmıştı. Yavuz döneminde ise Safavilerle ittifak arayışları Yavuz’un Mısır seferine sebep oldu.
Mısır Seferinin Sebepleri:
- Mısır’ın iç durumunun iyi olmaması
- Halkın ve devlet adamlarının Yavuz’u Çağırması
- Portekizli korsanların Müslüman tüccarları engellemesi
- Kutsal toprakların işgal edilmesi
- Türk-İslam birliğini gerçekleştirmek
- Mısır’ın ekonomik açıdan önemli olması
- Önemli kara ve deniz yollarının kontrol altına alınmak istenmesi
İki ordu Halep önlerinde Mercidabık’ta karşı karşıya geldi. Osmanlı topçusunun üstünlüğü sayesinde savaş kazanıldı. (1516) Suriye ve Filistin Osmanlı hakimiyetine girdi. Memluk sultanı Kansu Gavri öldü.
Ridaniye Savaşı (1517)
Kansu Gavri’nin ölümüyle devletin başına Tumanbay geçti. Tumanbay Osmanlı hakimiyetini kabul etmedi, Osmanlı elçilerini öldürttü, Venedik’ten top ve ateşli silahlar alarak Ridaniye’de güçlü bir savunma hattı oluşturdu.
Yavuz imkansız görünen bir işi başararak ordusuna 13 günde Sina çölünü geçirtti. Ridaniye’de Memluk ordusuna güneyden saldırarak sabit topları işe yaramaz bir hale getirdi.
Memluklar başarılı bir savunma verdiler. Hatta Tumanbay süvari hücumuyla Osmanlı karargahına kadar girdi. Padişah zannedilerek sadrazam Sinan Paşa öldürüldü. Ancak Osmanlı ordusunun ileri hareketiyle memluk ordusu dağıldı. Kaçan Tumanbay yakalanarak idam edildi.
Mısır Seferinin Sonuçları:
- Suriye, Filistin, Mısır, Hicaz Osmanlı hakimiyetine girdi.
- Son halife İstanbul’a gönderildi, halifelik Osmanlılara geçti.
- Osmanlı devletinde teokratik özellik kesinleşti.
- Suriye, Filistin ve Mısır’daki zengin hazineler Osmanlılara geçti.
- Venedikliler Kıbrıs adasını ellerinde tuttuklarından dolayı Memluklulara verdikleri vergiyi Osmanlılara vermeye başladı.
- Baharat yolu Osmanlılara geçti.(Ancak ticaret yolları değiştiği için beklenen kazanç elde edilememiştir.)
- Mukaddes emanetler İstanbul’a getirildi.
- Memluk devleti sona erdi.
- Doğu Akdeniz de Osmanlı hakimiyeti güçlendi.
- İslam birliği büyük ölçüde sağlandı.
Yavuz’un Ölümü ve Genel karakteri
Tarihimizin en büyük hükümdarlarından olan Yavuz Sultan Selim doğuya seferler yapmıştı. Bunun sebebi tehlikenin bu dönemde doğudan gelmesiydi. En büyük emeli Türk ve İslam dünyasını birleştirmekti.
Rodos veya Belgrat’a yapacağı tahmin edilen son seferinden önce şirpençe (aslan pençesi) adı verilen vücudun da çıkan bir çıbanın yanlış tedavisi sonucu hastalanarak vefat etti.
İlim adamlarını korur ve özel ilgi gösterirdi. Döneminde Osmanlı hazinesini hazine dairesi almamış, Yedikule zindanları da hazineyi saklamak amacıyla kullanılmıştır. Lüks ve ihtişamdan hoşlanmazdı. Sert bir mizaca sahipti. Devletin menfaatleri söz konusu olduğunda en acımasız kararları almaktan çekinmezdi.
Osmanlı toprakları döneminde 2.373.000 km2 den 6.557.000 km2 ulaştırdı.
Kanuni Sultan Süleyman Devri (1520-1566)
Yavuz’un ölümünden sonra taht mücadeleleri ile uğraşmadan tahta çıktı. Başka erkek kardeşi yoktu. Osmanlı devletinin zirve dönemidir.Gerileme döneminde kurumların işleyişi, düzen sebebiyle sürekli örnek gösterilmiş ve bu döneme dönme amaçlanmıştır.
Kanuni babasından; dolu bir hazine, güçlü bir ordu, tecrübeli devlet adamları, güçlü temeller üzerine oturmuş bir devlet, güvenliği sağlanmış bir doğu bölgesi devir almıştı. Bu faktörlerinde etkisiyle devleti doğuda ve batıda genişletti.
Batılılar I. Süleyman’ı Muhteşem Süleyman veya büyük sultan adıyla andılar. Kendi döneminde batıda; Macar, Avusturya ile, doğuda; İran’la denizlerde; Venedik, Papalık, Şarlken, Rodos ve Malta şövalyeleri, İspanya ve Portekizlilerle savaşmıştır. Fransa’ya yardım etmiş, bir takım imtiyazlar vermiştir.Osmanlı devletinde en uzun süre hüküm süren padişahtır. 46 yıl hüküm sürmüştür.
Saltanat kavgası görülmeyen bu dönemin başlangıcında iç isyanlar olmuştur.
İç İsyanlar
Bu dönemdeki iç isyanlar Mısır’daki isyanlar (*Canberdi Gazali İsyanı, Ahmet Paşa İsyanı) Anadolu’daki isyanlar (*Kalender Çelebi İsyanı, *Baba Zunnun İsyanı ) olarak iki kısımda inceleyebiliriz.
A. Canberdi Gazali İsyanı:
Memluk komutanlarından olan Gazali Mısır seferiyle Osmanlı hizmetine girmiş ve Şam valiliğine atanmıştı. Padişah değişikliğini haber alınca Memluk devletini yeniden kurmak için ayaklandı. Siyasi nitelikli isyandır.Mısır valisi Hayri beyin Osmanlıya sadık kalması ve kanuninin üzerine yürümesiyle kısa sürede bastırıldı.
B. Ahmet Paşa İsyanı
Ahmet Paşa ikinci vezirliğe kadar yükselmişti. Geleneklere göre sadrazam olma sırası kendisindeydi. Ancak Kanuni değişiklik yaparak sadrazamlığa Enderun’da İbrahim Ağayı atadı. Ahmet Paşa ise Mısır valiliğine gönderildi.
Mısır’da ayaklanan Ahmet Paşanın isyanı bölgedeki yeniçeriler tarafından bastırıldı.
C. Kalender Çelebi İsyanı
Tımarlarının elinden alınmasını bahane eden Kalender, sipahileri ile birlikte Mohaç savaşı devam ederken ayaklandı. Şiilerin, Dulkadiroğlu beyi Ali Bey taraftarlarının ve Safevi devletinin desteğini almıştı. Tımarı geri verilerek isyan bastırıldı.
D. Baba Zunnun İsyanı
Vergi yüzünden çıkan isyan ekonomik karakterlidir. Şii desteği de vardır.İsyan Yozgat’ta Bozoklu boy beyi Baba Zunnun tarafından çıkarılmıştır.Yozgat işgal edildi. Üzerlerine gönderilen bazı kuvvetleri yendiyse de isyan kontrol altına alındı.
Osmanlı Macar İlişkileri
Kuruluş döneminde balkanlarda en fazla mücadele edilen devletlerden birisi Macaristan’dı. Avrupa’ya geçişte stratejik bir rol oynuyordu. Fatih bölgeye iki başarısız seferde bulunmuştu. Kanuni, bölgeye sefer yapılmasını istedi. Önemli konumu olan Belgrat Macar krallının tutumu üzerine kuşatıldı. 15212’de şehir alındı.Çevrede bulunan Karlofça, Salakamen ve Ösek kaleleri ele geçirildi.
Bu sırada Avrupa’da Avusturya ile Fransa arasında hakimiyet mücadelesi sürüyordu. Avusturya kralı Şarlken 1525’ de Fransa kralı I. Fransuva’yı yenerek esir etmişti. Fransuva’nın annesi Kanuni’den yardım istedi.
Macar kralının erkek çocuğu olmadığı için taht hakkı akrabalık ilişkilerinden dolayı Avusturya kralı Şarlken hak iddia ediyordu. Osmanlı buna razı olmadı. Bunları bahane ederek Macaristan seferine çıkıldı.
Mohaç Savaşı ve Macaristan’ın Fethi (1526)
Kanuni Fransa kralına yardım amacıyla Macaristan’a yöneldi. Macar kralı II. Lui Kutsal Roma Germen imparatorluğuna ve güdümündeki Avusturya Arşüdükalığına güveniyordu. Kutsal Roma Germen imparatoru Şarlken ise Fransa ile savaş halindeydi.
Macar ve Osmanlı ordusu Mohaç ovasında karşılaştı.Turan savaş taktiği uygulanarak Macar ordusu imha edildi. Budapeşte alındı. Macar kralı savaş meydanında ölmüştü. Kanuni direk Macaristan’ı Osmanlı topraklarına katmamıştır. Fetih üç aşamada gerçekleşmiştir.
1) Mohaç zaferinden (1526) sonra Osmanlı himayesinde Macar soylularından Jan Zapola tahta çıkarılarak Macar krallığı kuruldu. Böylece Avusturya ile tampon bölge oluşturuldu.
2) 1533 İstanbul antlaşması ile Macaristan ikiye ayrıldı. Bir kısmı Avusturya’ya bırakıldı, bir kısmı Osmanlı himayesine alındı.
3) 1541 yılında Macaristan üçe ayrıldı. Bir kısmı Osmanlı egemenliğime girdi (Budin eyaleti), bir kısmı Erdel beyliği adıyla himaye altına alındı, kuzey Macaristan ise Avusturya’ya bırakıldı.
Osmanlı-Avusturya ilişkileri
Bu dönemde doğunun en güçlü devleti Osmanlı, batıda ise Kutsal Roma germen imparatorluğu idi. Macar sorunu yüzünden iki devlet karşı karşıya geldi. Macar tahtının Jan Zapola’ya verilmesini kabul etmeyen Avusturya Arşidükü Ferdinand Budin’i kuşattı. Osmanlı devleti Macaristan’a yardım göndererek Budin’i geri alıp Jan Zapola’ya geri verdi. Avusturya’ya göz dağı vermek amacıyla 1529’da Viyana kuşatıldı. Akıncılar şehrin içlerine kadar girdiler. Kuşatma kaldırıldı.Kuşatmanın kaldırılma sebepleri:
1) Hazırlıksız olunması ve büyük topların getirilmemesi
2) Kış mevsiminin başlaması
3) Yiyecek ve cephane sıkıntısı
4) Viyana surlarının çok sağlam olması
Kuşatma Avrupa’da büyük bir heyecan uyandırmıştır.
Almanya Seferi (1533)
Avusturya Arşidükü Ferdinand’ın Budin’i tekrar kuşatması üzerine Kanuni Almanya seferine çıktı. (1532) Budin alınarak Estergon’a kadar ilerlendi. Avusturya içlerine girilmesine rağmen ne Ferdinand ne de Şarlken Osmanlı ordusunun karşısına çıkmadı. Avusturya barış istedi. İran'la ilişkiler bozulmuştu. Osmanlı barışı kabul etti.1533 İstanbul Antlaşması yapıldı.
İstanbul Antlaşması 1533
- Avusturya Arşidükası protokol bakımından sadrazama eşit olacak
- Ferdinand Macar topraklarının elinde kalan kısmı için yılda 30.000 düka altın vergi verecek
- jan Zapola’nın Macar krallığını tanıyacak
- Macar kralı ile Avusturya arasında yapılan anlaşmalar Osmanlı padişahın onayıyla yürürlüğe girecek.
- Ferdinand, Macar topraklarına saldırmayacak.
- Anlaşma Ferdinand uyduğu sürece geçerli olacak.
Önemi:
Ø Macaristan ikiye ayrıldı.Bir kısmı Osmanlı himayesine, bir kısmı Avusturya’ya bırakıldı
Ø Osmanlı Avusturya üzerinde yaptırım gücüne sahip oldu.
Ø Avusturya Osmanlı devletinin üstünlüğünü tanıdı.
Ø Osmanlı devleti ile Avusturya arasında ilk resmi anlaşmadır.
Macaristan’ın Osmanlı Devletine Bağlanması
Macar kralı Yanoş 1540 yılında ölünce tahta küçük yaşta Sigismund çıktı. Avusturya bundan faydalanmayı düşünerek Macar topraklarına girdi. Böylece İstanbul Antlaşması bozuldu.
Kanuni Avusturya seferine çıktı. (1541) Budin’e giren Kanuni Sigismund’u Erdel beyliğine atadı. Osmanlı ordusunun aldığı bölgeyi Budin eyaleti adıyla Osmanlı devletine bağladı.Macaristan üç bölgeye ayrıldı:
1. Osmanlı devletine bağlanan Macaristan –Budin Eyaleti-
2. Sigismund’a verilen Osmanlı himayesindeki bölge –Erdel Beyliği-
3. Avusturya’nın elinde kalan topraklar –Kuzey Macaristan-
Ancak Avusturya Macaristan üzerindeki haklarından vazgeçmiyordu. Pek çok savaş yapıldı. 1543 yılında İstanbul antlaşması şartlarında barış yapıldıysa da 1551’de savaş yeniden başladı. Ferdinand barış istemek zorunda kaldı. 1533 yılında ki İstanbul Antlaşmasına benzer bir antlaşma daha yapıldı. Fakat çok uzun sürmedi. Kanuni son seferini Avusturya üzerine yapmıştır.
Zigetvar Seferi (1566)
Ferdinand’ın ölümü üzerine yerine Maksimilyen geçmişti. Yeni kral 1562 barışını bozarak Macaristan ve Erdel’e saldırdı.
Sadrazam Sokullu olmuştu. Kanuni 13. ve son seferine çıkarak, güçlü surlara sahip Zigetvar’ı kuşattı. Uzun bir direnişten sonra şehir düştü. Kanuni kuşatma devam ederken vefat etmiş, ancak bu durum ordunun moralinin bozulmaması için saklanmıştır.
Osmanlı-Fransa İlişkileri ve Kapitülasyonlar
İki ülke arasındaki ilişkiler Fransa kralı Fransuva’nın Alman İmparatoru Şarlken’e Pavia savaşında esir düşmesi ile başladı. 16. yy ilk çeyreğinde iki ülke batı Avrupa hakimiyeti mücadelesine girişmişlerdi. Osmanlı devleti Fransa’nın kendisinden yardım istemesi sonucu olaya karışıp Şarlken’e savaş ilan etti. Osmanlının bu tutumu Fransa’nın kendisine yaklaşmasına sebep oldu. Mohaç savaşından sonra Fransuva serbest bırakılmıştır. Fransa’nın isteği ile ticaret anlaşmaları yapılmıştır.
Fransa tarihinde kapitülasyonlar, bizim tarihimizde ise uhud-u atik veya imtiyazat-ı mahsusa olarak adlandırılan bu anlaşmalarla Fransızlar büyük haklar elde ettiler.
Fransa’ya Kapitülasyonların Verilmesinin Sebepleri
- Avrupa Hıristiyan birliğini bozmak.
- Osmanlıların Avrupa siyasetinde etkili olmasını sağlamak.
- Akdeniz ticaretini canlandırmak.
- Osmanlı gümrük gelirlerini artırmak.
- Osmanlı üretimi olmayan malları ucuz ve kaliteli yoldan temin etmek.
- Fransa’yı Kutsal Roma-Cermen İmp. Karşısında güçlü tutmak.
Önemli Maddeleri:
- Fransız ticaret gemileri Osmanlı sularında serbestçe dolaşabilecek, istedikleri limana girebilecekti.
- Fransız tacirlerden Türklerden alınan kadar gümrük vergisi alınacaktı. %5
- Osmanlı ülkesine yerleşen Fransızlar serbestçe dinlerini yaşayabilecekti.
- Fransız vatandaşları arasındaki davalara Fransız yargıç bakacaktı.
- Fransız vatandaşları ile Türkler arasındaki davalara Türk hakim bakacak, ancak davada Fransız tercüman bulunacaktı.
- Osmanlı topraklarında ölen veya gemisi batan Fransız tacirlerin malları Fransa’daki varislerine verilecekti.
- Osmanlı tüccarları aynı haklardan Fransız topraklarında yararlanacaktı.
- Bu imtiyazlar ancak imzalayan hükümdarlar sağ kaldığı müddetçe geçerli olacaktı.
Not:Osmanlı devleti yukarıda da sayılan sebeplerden ötürü bu hakları vermiştir.Anlaşmanın son maddesi önemlidir.Bu madde geçici olduğunu gösterir. Ancak zamanla bu hakların kapsamı genişletilmiş,1740 yılında I. Mahmut döneminde sürekli hale getirilmiş, başka devletlere de verilmiştir. Bu da Osmanlı ekonomisinin çökmesine sebep olmuştur.Kapitülasyonlar 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan anlaşması ile kaldırılabilmiştir.
Fatih döneminde Venedik’e verilen imtiyazlarla arasındaki en önemli fark; sadece ticari ve siyasi değil, dini, ekonomik,hukuki amaçları da vardır.
Osmanlı-İran İlişkileri (1533-15559
Safeviler 1502 yılında Akkoyunlu devletinin yıkılması ile kuruldu. Kuruluşundan itibaren Osmanlı devleti ile mücadele içine girdiler. Yavuz Çaldıran seferiyle büyük bir darbe vurduysa da devleti ortadan kaldıramadı. İlişkilerin bozulmasının en önemli sebepleri:
Ø Safevilerin Anadolu’daki Şiileri kışkırtması
Ø Şah Tahmasb’ın Şarlken’e ittifak teklif etmesi
Ø Safevi şahının Kanuni’yi tebrik etmemesi
Ø Osmanlıların Bitlis valisi Şeref Han’ın Safevilere, Safevilerin Azerbaycan valisi Ulama Han’ın Osmanlı devletine sığınması
Bu dönemde İran üzerine üç sefer yapılmıştır:
1. İran seferi (1534):
Kanuni Avusturya ile imzalanan İstanbul antlaşmasından sonra (1533) İran üzerine yürüyerek Tebriz’e girdi.Bütün Azerbaycan’ı işgal ederek Hamedan’a kadar ilerledi. Daha sonra Bağdat’a ilerledi, savaş yapılmadan Bağdat alındı. Bu sefere Irakeyn seferide denir.
2. İran Seferi (1548):
1.İran seferinden sonra uzun süre barış dönemi yaşandı. Safevi hükümdarının kardeşinin Osmanlıya sığınması sonucu Safeviler Tebriz, Van, Nahcıvan ve Erivan’ı işgal ettiler.Kanuni ikinci İran seferine çıkarak doğu Anadolu ve Azerbaycan’da Osmanlı egemenliğini yeniden kurdu.
3. İran Seferi (1553):
İran devam eden Avusturya savaşlarından yararlanmak amacıyla Osmanlı topraklarına saldırdı. Kanuni üçüncü İran seferine çıkarak Erivan, Nahcıvan ve Karabağ’ı aldı.Şah Tahmasb yine savaşmayarak İran içlerine kaçtı. Bu bitmeyen savaşlar her iki taraf içinde masraflara sebep oluyordu. Safevi hükümdarının isteği ile barış imzalandı.
1553 Amasya Antlaşması ile Safeviler Erivan, Tebriz, Irak ve Doğu Anadolu’daki haklarından vazgeçerek bölgeyi Osmanlılara bıraktı.
Sonuçları:
1) Yavuz döneminden beri süren İran sorunu çözümlendi.
2) Bu anlaşma Osmanlı devleti ile İran arasında yapılan ilk antlaşmadır.
3) Bağdat gibi önemli ve tarihi bir şehir Osmanlılara bağlandı.
4) Osmanlı devleti Basra körfezine ulaşarak Hint okyanusuna bağlantı sağladı.
5) İslam dünyasındaki ilk mezhepler arası barış anlaşmasıdır.
Hint Deniz Seferleri (1538-1553)
16. yy başlarında Portekizliler Hint okyanusuna ulaşan Ümit Burnunu bulmuşlardı. Bu yolun bulunması Osmanlı devletinin baharat yolu gelirlerine büyük darbe vurdu. Bunun yanında Portekizliler:
Ø Hindistan’da sömürgeler kurarak, Müslümanların ticaretine engel olmuşlar.
Ø Kızıldeniz yoluyla hacca giden Müslümanlar saldırmışlar.
Ø Hindistan’da bir çok Müslüman devleti ele geçirmişler.
Ø Kanuni’den Gücarat sultanının yardım istemesi ile Hint deniz seferleri başladı
Dört deniz seferi yapılmış ancak başarılı olunamamıştır.
I. Hint Deniz Seferi (1538)
Süveyş tersanesinde hazırlanan donanma ile Mısır valisi Hadım Süleyman Paşa sefere çıktı.Yemen ve Aden Fethedildi. Osmanlı kuvvetleri Aden’i aldıktan sonra Hindistan’ın batısına ulaştı. Portekizlilerle savaşlar yapılırken yeni Gücerat Sultanının yeterli destek sağlamaması üzerine erzak ve cephanenin azalması sonucu geri dönüldü.
II. Hint Deniz Seferi (1551)
Bu seferi ünlü denizci Piri Reis komuta etti. Kızıldeniz’i geçerek Hint okyanusuna açıldı.Maskat fethedildi. O sırada Portekiz donanmasının Hürmüz boğazını kapatmak istediğini duyunca yanındaki Ace sultanlığınındın aldığı hazineyi kurtarmak amacıyla donanmayı Basra’da bırakarak Süveyş’e döndü. Piri Reis’in bu korkak hareketi idam edilmesine sebep oldu.
III. Hint Deniz Seferi (1552)
Piri Reis yerine Murat Reis tayin edildi. Hürmüz boğazında Portekizlilerle yapılan savaşta çok kayıp verildiğinden Basra’ya geri döndü.
IV. Hint Deniz Seferi (1553)
Seydi Ali Reis komuta etmiştir. Portekizlilerle başarılı savaşlar yapılmıştır. Çıkan bir fırtınada gemileri bir kısmı batınca kalan gemileri ve cephaneyi Gücerat sultanlığına bırakarak üç bucuk yıl süren bir kara yolculuğu ile Hindistan’dan İstanbul’a döndü.
Hint deniz seferlerinde başarılı olunamamıştır. Bunun sebepleri:
1. Hint seferlerine gereken önemin verilmemesi. Seferlerin fetihten ziyade yardım amaçlı görülmesi.
2. Osmanlı donanmasının okyanus şartlarına uygun olmaması
3. Konuyla ilgilenen devlet adamları ve komutanların çok güçlü olmaması
4. Portekiz donanmasının çok güçlü olması
5. Gücerat hanlarının Osmanlıya yardımcı olmaması
Sonuçları:
1. Yemen, Eritre, Sudan sahilleri ve Habeşistan’ın bazı kısımları Osmanlı devletine katıldı.
2. Arap yarımadası tamamen Osmanlı denetimine alındı.
3. Kızıl deniz yabancı güçlere kapatılarak Osmanlı denetimine alındı.
Kültürel Sonuçları:
1. Piri Reis “Kitab-ı Bahriye” (Deniz kitabı)
2. Seyd-i Ali Reis “Mir’at-ül Memalik” (Memleketlerin aynası) isimli eserleri yazdılar.
Deniz Seferleri ve Akdeniz Üstünlük Mücadelesi
Kanuni döneminde Türk denizciliği altın çağını yaşadı. Bu dönemde Akdeniz bir Türk gölü haline getirilmeye çalışıldı.
Rodos’un Fethi (1522)
Kanuni 1522 yılında Rodos’a sefer düzenledi.Bu ada Saint-Jeant (sen-jan) şövalyelerinin elindeydi. Ada alındı. Şövalyeler Şarlken tarafından Malta adasına yerleştirildi.
Böylece Ege denizi Türk denizi haline gelmiştir.
Barbaros Hayrettin Paşa ve Cezayir’in Osmanlı Ülkesine Katılması
Osmanlı-Avusturya savaşları sırasında Osmanlı devletini zor duruma düşürmek isteyen Şarlken denizden seferlere girişti. Papalık, Venedik, İspanya ve Malta şövalyeleri kendisine yardım etti. Akdeniz hakimiyetini ele geçirmek isteyen Kanuni Yavuz’un Mısır seferi sonrasında Osmanlı himayesine giren ve Cezayir’i elinde bulunduran bir Türk korsanı olan Barbaros’u (asıl adı Hızır reisdir. Kanuni tarafından Hayrettin ismi verilmiştir. Avrupalılar kızıl sakallarından ötürü Barbaros adını vermişlerdir.) İstanbul’a davet etti. Barbaros’un İstanbul’a gelmesi ile (1533) Cezayir Osmanlı topraklarına katıldı. Barbaros Kaptan-ı Deryalığa getirildi. Cezayir Beylerbeyi yapıldı. İlk olarak Venedik’in elindeki Korfu adası kuşatıldı. Verilen kayıplar üzerine kuşatma kaldırıldı. Ege denizinde Venedik’in elindeki adaları aldı.
Preveze Deniz Savaşı
Sebepleri:
- Osmanlı devletinin Avusturya ve Roma-Germen imparatorluğu ile mücadelesi
- Korfu adasının kuşatılması
- Osmanlı devletinin Ege’yi tamamen kontrol altına alması
- Akdeniz’deki Osmanlı gücünün giderek artması.
Bu nedenlerle Osmanlı devletine karşı Venedik, Ceneviz, malta, İspanya ve Portekiz hükümetleri büyük bir haçlı donanması oluşturdu. Andrea Dorya komutasındaki Osmanlı donanması 602 gemiden oluşuyordu. Barbaros komutasındaki Osmanlı donanması ise 122 gemiden oluşuyordu. Bu savaş Osmanlı donanmasının galibiyeti ile sonuçlandı.
Sonuçları:
- Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi.
- Venedik, Osmanlı devletine 300 bin altın savaş tazminatı ödemeyi kabul etti.
- Venedik Mora ve Dalmaçya kıyılarındaki bazı kaleleri Osmanlı devletine bıraktı.
- XVII. yy. sonlarına kadar Osmanlı devleti Akdeniz de en önemli güç haline geldi.
Şarlken ile Fransuva arasındaki savaşta donanma yardım amacıyla Fransa’ya gittiyse de Fransızların tutumu yüzünden sonuç alınamadı.(1543)
Trablusgarb’ın Osmanlı Ülkesine Katılması (1551)
Preveze deniz zaferi ve Venedik’in diğer Avrupa devletlerinden ayrılarak Osmanlı devleti ile barış yapması Papalık ve Şarlken’i kızdırmıştı. Bunun üzerine şarlken bir donanma hazırlıyarak Cezayir’e saldırdı. Fakat Hasan Paşa komutasındaki kuvvetler haçlıları yenilgiye uğrattılar. (1541)
Şarlken 1530 yılında Trablusgarb’ı Beni Hafs devletinden almış ve Sen Jan şövalyelerine vermişti. Turgut Reis Trablusgarb ve Bingazi’yi fehtetdi. (1551)
Cerbe Savaşı (1559)
Turgut Reisin İspanyolların elinde bulunan Cerbe adasını kuşatması üzerine Andea Dorya komutasındaki haçlı donanması Cerbe önlerine geldi. Yapılan savaş Osmanlı donanmasının galibiyeti ile sonuçlandı. Cerbe adası alındı. Bu zaferle Akdeniz ve Kuzey Afrika’daki Türk üstünlüğü sağlamlaştı.
Malta Seferi (1565)
Malta adası Rodos Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra Sen-Jan şövalyelerine verilmişti. Sen Jan şövalyeleri Bu adayı üs olarak kullanıp Osmanlı gemilerine ve kuzey Afrika’ya saldırıyordu. Adanın alınması zorunluluk haline gelmişti. 1565 yılında ada kuşatıldı. Fakat başarılı olunamadı. Turgut Reis savaş sırasında şehit oldu.
Not:Yavuz ölümünde 6.557.000 kilometre kare genişliğinde bir ülke bırakmıştı. Kanuni ölümünde ise ülke toprakları 14.893.000 kilometre kareye ulaşmıştı.Kanuni 13. ve son seferi olan Zigetvar seferi sırasında vefat etti.Son derece adil bir padişahtı.İmar faaliyetlerine çok önem vermiştir.
II.Selim Devri (1566-1574)- III. Murad Devri (1574-1595)
Zigetvar kuşatması sırasında hastalanan Kanuni kalenin fethini göremeden 66 yaşında öldü (1566). Kanuni’nin 1566 yılında ölümüyle tahtın tek varisi olan Kütahya valisi Şehzade Selim başa geçti. Siyasî, askerî ve iktisadî bakımlardan Osmanlıyı zirveye çıkaran bu büyük hükümdarın yerine geçen ne II. Selim (1566-1574) ne de III. Murat (1574-1595) aynı yetenekte kişiler değillerdi. Ancak Kanuni devrinde başlayan fetih rüzgârları o derece şiddetliydi ki, bu hükümdarlar devrinde de hızını devam ettirebildi. Şüphesiz bu başarılarda sadrazam Sokullu Mehmet Paşa'nın dirayetli siyasetinin de rolü büyüktür.Bu sebeplerden ötürü bu dönemi Sokullu dönemi olarak adlandırmak daha doğrudur.
Sokullu Devri (1564-1579)
Sokullu Enduranda yetişmiş bir devşirmedir. Kanuni döneminde Kaptan-ı Deryalık, Rumeli Beylerbeyliği, üçüncü vezirlik, son iki yılında ise sadrazamlık yapmıştır.II. Selim ve ölümüne kadar III. Murat devrinde de sadrazamlık yapmıştır.
Avusturya ile Antlaşma (1558)
Zigetvar seferinden sonra Avusturya Arşidükası Maksimilyen’in barış istenesi üzerine 1533 İstanbul antlaşmasına benzer bir antlaşma imzalandı. 1593 yılına kadar savaş yapılmadı.
Sakız Adasının Fethi (1568)
Sakız adası Cenevizlilerin elinde bulunuyordu.Fatih döneminden beri adadan vergi alınıyordu. Adanın korsan yatağı haline gelmesi üzerine Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından Sakız alındı.
Yemen’in Fethi (1568)
Yemen I. Hint seferi sonrasında Hadım Süleyman paşa tarafından alınmış fakat denetim bir türlü sağlanamamıştı. İki eyalet olarak düzenlenen Yemen tek eyalet haline getirilerek Özdemiroğlu Osman Paşa vali olarak gönderildi. Mısır valisi Sinan Paşa’nın da desteğini alan Özdemiroğlu kesin Osmanlı hakimiyetini sağladı.
Endonezya Seferi (1568-1569)
Kurtoğlu Hızır reis görevlendirildi. Endonezya’daki Müslüman Ace sultanlığına Portekizlilere karşı savaş araç gereçleri ve uzman asker yardımında bulunuldu.
Kıbrıs’ın Fethi (1570)
Nedenleri:
1. Kıbrıs’ın jeopolitik konumunun çok önemli olması
2. Anadolu, Suriye ve Mısır arasındaki deniz yolu güvenliğinin adayı almayı zorunlu hale getirmesi
3. Venediklilerin Osmanlı tüccar ve gemilerine saldırması
4. Kıbrıs’ın zengin bir ülke olması
5. Doğu Akdeniz hakimiyetinin adanın alınmasını zorunlu kılması
II. Selim adanın fethini istemesine rağmen Sokullu buna karşı çıkıyordu. Sokullu adanın fethinin Avrupalıların haçlı seferine sebep olacağını ileri sürüyordu.
Vezir Lala Mustafa paşa komutasındaki donanma ve ordu bir yıllık savaştan sonra adayı fethettiler.
Sonuçları:
1. Doğu Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliğine girdi.
2. Mısır yolunun güvenliği sağlandı.
3. Anadolu’yu savunmak üzere bir iç savunma hattı oluşturuldu.
4. İnebahtı deniz savaşına sebep oldu.
İnebahtı Deniz Savaşı (1571)
Kıbrıs adasının alınması Avrupa devletlerini harekete geçirdi. Papanın teşviki ile kurulan haçlı donanmasına Venedik, İspanya, Malta, Papalık ve diğer İtalya devletleri katıldı.İnebahtı yakınlarında yapılan savaşta Osmanlı donanması yok etildi. Sadece Uluç Ali Reis büyük bir başarı göstererek donanmanın bir kısmını kurtarabildi. Ancak haçlı donanmasıda büyük yara almıştı. Osmanlı donanması kısa süre içinde tekrar oluşturuldu.(1572) Venedikliler barış istemek zorunda kaldılar. Vergi ödemeyi ve Kıbrıs’ın Osmanlı toprağı olduğunu kabul ettiler. Donanmaya yapılan bu büyük harcama Osmanlı ekonomini oldukça zora soktu.
Tunus’un Fethi (1574)
İnebahtı yenilgisinden sonra tekrar oluşturulan Osmanlı donanması 40 yıldır İspanyolların elinde olan Tunus’u ele geçirdi.Sefer Yemen valisi Kılıç Sinan Paşa ve Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa tarafından düzenlenmiştir.
II. Selim’in Ölümü (1574)
Osmanlı tarihinde ilk defa ordunun başında sefere çıkmayan padişah olan II. Selim aynı zamanda İstanbul’da ölen ilk padişahtır. Zevk ve sefaya düşkün bir kişiliği vardı. Yönetimi sadrazamı Sokullu’nun idaresine bırakmıştı.Yerine III. Murat hükümdar oldu.(1574-1595)
Lehistan’ın Himaye Altına Alınması (1575) –Polonya ve Litvanya-
Lehistan kralının veliaht bırakmadan ölümü üzerine Fransa’nında desteğini alarak Osmanlı devleti müdahale etti. Erdel prensi Baturi’yi kral seçti. Böylece Lehistan Osmanlı himayesine girmiş oldu.Osmanlı devleti Baltık denizine ulaşmış oldu. Rusya ve Almanyanın bu devleti paylaşması önlendi. Bu durum 1587 yılına kadar devam etti.
Fas’ın Himaye Altına Alınması (1577)
Fas Sultanlığında taht mücadelesinin başlaması üzerine bir grup Portekiz’den bir grup ise Osmanlı’dan yardım istemişti. Portekiz’in müdahalesi üzerine Osmanlı devleti de Fas’a girdi.
Osmanlı kuvvetleri Vadi’s Sebil (Vadi’s Seyl) savaşında Portekiz kuvvetlerini yok etti.Portekiz kralı savaşta öldü.Fas’da Osmanlı taraftarı bir kişi kral seçilerek himaye altına alındı.Bu savaştan sonra Portekiz kendisini uzun müddet toparlayamamış ve İspanyol işgaline uğramıştır. Hint ticaret yolunun kontrolü ise İngiltere ile Hollanda’ya geçmiştir.
Kafkas Seferleri (1578)
İran’ın bölgeye yayılma gayretleri, Bölgedeki sunni halka baskı yapması, Rus ilerlemesi, Kırımla doğudan kara bağlantısı kurma gayeleri ile kafkasya seferi yapıldı. Kafkaslar Osmanlı denetimine girdi. (1581)
Kapitülasyonların Yaygınlaştırılması
Sokullu döneminde ; a)Avrupa devletleri arasında çekişmeyi artırmak b)Akdeniz ticaretini canlandırmak c)Fransa’yı rekabet içine sokmak amacıyla, 1568 yılında Avusturya’ya bazı ayrıcalıklar, 1578 yılında İngilizlere kapitülasyonlar verildi. Fransa’nın ayrıcalıkları genişletildi.
Sokullu’nun Kanal Projeleri
a) Don- Volga Kanalı: (Astarhan Seferi)
Don ve İdil nehirlerinin birbirlerine en fazla yaklaştığı yerde 10 km.lik bir kanal açarak Karadeniz ve Hazar denizinin birbirine bağlanması amaçlanmıştır.
Böylece:
Ø Hazar denizi kıyılarından Ruslar çıkarılacak.
Ø Altınordu’nun devamı olan Kazan ve Ejder hanlıkları Osmanlı egemenliğine alınacak.
Ø İran savaşlarında donanmadan yararlanılacak.
Ø Kırım güvence altına alınacak
Ø Orta Asya Türk hanlıkları ile ilişki kurulabilecekti.
Ø İpek yolunu canlandırmak
Bu proje aşağıdaki sebeplerle gerçekleştirilemedi:
Ø Kırım hanının taraftar olmaması (Osmanlı devletinin Kazan ve Astarhan’ı alarak bölgedeki gücünün artmasını istememiştir.)
Ø Gönderilen askerlerin yetersizliği
Ø Rusların saldırıları
Ø Şiddetli soğuklar
b) Süveyş Kanalı:
Süveyş’te Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbirine bağlıyacak bir kanal açılması projesi Yavuz döneminde gündeme gelmişti.
Böylece:
Ø Avrupalıların Ümit burnunu bularak baharat yolunu değiştirmelerinin getirdiği kayıp önlenebilecekti
Ø Güney Asya Müslümanlarına Avrupalılara karşı yardım gönderilebilecekti.
Ø Avrupalıların Güney Asya hareketleri Akdeniz’deki Osmanlı donanması vasıtasıyla önlenebilecekti.
Proje 1568 yılında gündeme gelmesine rağmen uygulanamadı.
c) Karadeniz Marmara Projesi:
Sokullu Mehmet Paşa İznik Gölü, Sapanca Gölü ve Marmara denizi arasında bağlantı kurarak Marmara ve Karadeniz’i birleştirmek istemiştir.Mimar Sinan bu işle görevlendirildi isede proje sonuçsuz kalmıştır.
Sokullu’nun Ölümü (1579)
Sokullu Mehmet Paşa’nın 1579 yılında öldürülmesi ile Osmanlı devletinde yükselme dönemi bitti, duraklama dönemi başladı.